Günlük yaşamda ağır çekim yakalanan neşeli ayrıntılar için #SabahRaporu, Amerikan - İtalyan Mafya tarihi ve Kapitalist sistem içindeki analizi için #Mafya, Kaybettiği hayali olan Tarihçiliği, kazandığı mesleğe yedirdiği araştırmalar için #HukukTarihi, Kutuplaşmanın tüm taraflarından ve bizzat kendisinden nefret eden bir Türk Milliyetçisinin ardında bıraktığı notlar için #TarihimeNotlar, ve efendiler, tüm fraksiyonları, teşekkülleri, hizipleri ile #HeavyMetal 1'dir. Bölünemez !

İçki Yasağı Dönemi, Kaçakçılık Teknikleri, Fenomenler - Mafya 4



Yahudi bir çetenin çocukluk döneminden itibaren yükselişini anlatan efsane "Once Upon a Time İn America" filminde içki yasağının kaldırıldığı gün hüzünle anlatılır. Çetenin polise rüşvet yedirerek kurduğu lüks restoranında cenaze marşını andıran müzik eşliğinde üzerinde "İçki Yasağı" yazan tabut şeklinde pasta gelir. Gangsterlerden kimi hüzünle, kimi ağlayarak tabuta çiçek fırlatırlar, duygusal konuşmalar yapılır.

İçki yasağının sonuçlarını bire bir anlatan bu sahnede Mafya 10 yıldır gül gibi geçindiği büyük kâr ettiği, yerel polis ve yargı içerisinde inanılmaz bir rüşvet ağı kurduğu altın yıllarına veda etmektedir.

Amerikan - İtalyan Mafya Organizasyonlarının asıl sıçraması alkol yasağıyla olduğu için mafya yazılarında izlediğim ana kronolojide ailelerin alkol işlerini detaylıca anlatacağım. Bu yazıda hedefim, alkol yasağının sosyal etkilerini ve takdir uyandırıcı derecede ilginç illegal teknikleri özetlemek.

Yasağın Getirilmesi 

ABD'de içki yasağı 1917 yılında yapılan bir Anayasa değişikliği ile getirildi. Yasağın getirilmesinde  alkolün yasaklanmasıyla kadına şiddetin ve suçların sona ereceğini düşünen, protestan kilisesi önderliğinde hareket eden, dönemine göre şaşırtıcı derecede örgütlü, organize ve mobilize bir avuç koca karı epey etkili olmuştu. Bu kadınların ülke çapında yürüttükleri propaganda faaliyetleri beklenenin üstünde ses getirmiş, alkol karşıtlarının ciddi bir oy potansiyeline sahip olduğu sanılmıştı. Bu kadınlar kendilerine "Dry Crusaders" yani "Kuru Haçlılar" lakabını takmış, alkole değmeyen kuru ve çatlak dudakları Kudüs'ün ele geçirilmesi kadar önemli bir mevzu haline getirmişlerdi. Alkol yasağıyla çıkan Mafya savaşlarında binlerce insanın ölümüne sebep olacaklarını düşünecek vizyon maateesüf hiçbirinde bulunmamaktaydı.

"Liköre değen dudaklar bizimkilere değemez" Alkol karşıtı koca karılar eylemde.

"Bira istiyoruz" Yasağın kaldırılması için yürüyüş yapan koca yürekli adamlar. 

Daha önceki yazıda da belirttiğimiz üzere yasağın tanımı çok garipti. İçki üretmek, ithal etmek, satmak, taşımak suç olarak tanımlanmıştı. Ancak tüketmek yasak değildi. Senato en azından bu konuda gerçekçi davranmış, alkol tüketimini de cezalandırırsa hapishanelerin yetmeyeceğini tahmin edebilmişti. 1890'lardan itibaren gelişimini anlattığımız ve 1916'daki Sicilya Mafyası - Napoli Camorrası iç savaşıyla tamamen Sicilyalıların kontrolüne geçen Amerikan - İtalyan Mafya Organizasyonları ise gelen fırsatı çok iyi görmüş yasak döneminde voleyi vurmak için sıkı hazırlanmıştı. 1 ay içerisinde bir bardak viskinin fiyatı 20 katına fırlayacaktı. Ve kendilerinden başka bu işi kotarabilecek seviyede silahlı, organize, rüşvet ağına sahip başka kimse yoktu. 

Amerikanın devasa metropolleri 'kuru' dudaklarıyla birlikte Sicilyalıları bekliyordu. 

Yasadışı İçki Ticaret Zinciri

Tedarik
Nakliye
Dağıtım
Satış
Koruma
İçkinin kırsaldaki büyük tesislerde üretimi, şehirlerde ev ev sürümden kazanan üretimi veya yurtdışından ithalatı
Ülke içinde üretim tesislerinden veya sınırlardan tüketimin olduğu şehirlere taşıma
Yasa dışı olarak içki satan barlara, restoranalara, dükkanlara, batakhanelere alkolün ulaştırılması
Alkolün kalitesiz olanının normal vatandaşa, kalitelisinin üst sınıflara sunulması, nihai tüketiciye ulaştırılması  
Tüm aşamalarda yürütülen faaliyetlerin Federallere ve rakip çetelere karşı korunması










Öncelikle belirtmek gerekir ki yasak döneminde alkol faaliyetleri çok ciddi ve saygı duyulacak büyük organizasyon gerektiriyordu. Bu organizasyonun hemen hemen her aşamasında silahlı ve mücadeleye hazır olmak gerekiyordu. İçkiyle mücadele için özel olarak kurulan Federal Birimlerden çok rakip çeteler daha ciddi bir tehdit idi.

İçki Kaçakçılığı (Bootlegging): Tedarik faaliyetinin içerisinde yer alan bu eylemde yurtdışında üretilen içkilerin ABD'ye sokulması hedeflenir. Bootlegging teriminin Amerikan İç Savaşında askeri kamplara botlarının içinde gizlice içki sokan askerlerden geldiği iddia edilir. Kara yoluyla kaçakçılık çok azdır. Radar teknolojisinin henüz gelişmemiş olması nedeniyle deniz yolu daha çok tercih edilmiştir. Kuzey rotasında Kanada menşeli içki Ontario Gölü üzerinden teknelerle Chicago pazarına sunulmuştur. Daha az tercih edilen ve daha mesarifli olan doğu rotasında başta İrlanda olmak üzere Avrupa'da üretilen içkiler Atlantik üzerinden yurda sokulmakta olup New York ve New Jersey piyasasında satılmaktadır. Son olarak Güney rotasında Bahamalar'da ve Küba'da üretilen Rom Florida Eyaletine getirilmekteydi ki bu rotada tüm kariyerini içki kaçakçılığına adamış, ülkeye binlerce şişe rom sokmasına rağmen hayatı boyunca alkole el sürmemiş efsane gemi kaptanı, çılgın İrlandalı William McCoy çalışmıştır. Kendini ABD alkol piyasasına adamış olan McCoy hayatı boyunca polise, senatörlere, mafyaya hiç haraç vermemekle övünmüştür. Ki ilkeli bir ticaret adamı olarak içkiyi bozmadan saf halde satmasıyla meşhurdur. Bu faaliyetleri sebebiyle kısa sürede kahrolası Federallerin ve Sicilya Mafyasının eşit düzeyde düşmanı olmuştur.

Güney rotasının efsane kaptanı William McCoy.

Elbette deniz kaçakçılığı yoluyla ABD'ye sokulan alkolün sulandırılmadan veya farklı kimyasallarla karıştırılmadan piyasaya sürülmediğini söylemeye lüzum yok. O dönem yakalanan mafya üyelerinin ifadelerine göre 1 şişe saf viski çeşitli kimyasallar ve suyla karıştırılarak yaklaşık 22 şişe haline getirilerek satılıyordu. Bu yalnızca fakir halk için geçerliydi. Zengin kesimlerin tüketimi adına saf viskiler çok yüksek fiyatlarda bozulmadan satılıyordu. Deniz yolunda gemiler, yakalandıkları an varilleri denize dökme olsun, tekneyi komple ateşe verip suya atlama olsun çok çeşitli aksiyonlara hazırlıklıydılar. 

Denize atılan içki kasaları 
Yasadışı İçki Üretimi: Bir diğer tedarik yönetimi de kaçak içki üretimiydi. Bununla ilgili 3 farklı yöntem izlenmişti. Bazı mafya aileleri yöntemlerin 3'ünü de kullanarak akıllı bir iş adamı gibi tedarik seçeneklerini arttırma yoluna gitmişti. 

Detroit'te ortaya çıkarılan bir imalathane.

- Breaking Bad veya Abuzer Kömürcü usulü. Kırsalda büyük, ıssız bir depoda imalathane kurulur. Ve doğrudan içki üretilir. Üretilen içkinin ne kadar kalitesiz, iğrenç ve leş olduğunu söylemeye lüzum yok. Çok çeşitli kimyasallarla hazırlanan bu içki seri üretilmek suretiyle sürümden kazandırırdı. Bu tesislerde üretilen sahte içkiden dolayı 1920 - 1933 yılları arasında resmi kayıtlara 10.000 civarı vatandaş zehirlenerek hayatını kaybetmişti. Kör kalanların ise maalesef bir kaydı yok. 

-Geniş ev üretimleri. Bu modelde şehirdeki büyük mahallelerde ailelerin evlerine küçük bir düzenek kurulur, ekstra gelir karşılığı haftalık belli miktarda içki üretmeleri istenirdi. Aile evi olduğu için dikkat çekmeyen ve Maocu bir anlayışla tüm evleri kalkınma için bir atölyeye çeviren sistemin avantajı üretimin dikkat çekmeyen taşeronlarca (çocuklu aileler) doğrudan şehirde yapılmasıydı. Üretim ve tüketim aynı yerde gerçekleşiyor, büyük tesis kurma, tesisin basılmaması için rüşvet dağıtma, kırsaldan malları şehre sevketme, sevkiyatın güvenliği için polise yeniden rüşvet yedirme ve tüm bu süreçlerin silahla korunması maliyetlerini ortadan kaldırıyordu. Dezavantajı ise verimli bir üretim için yüzlerce aileyi işe katmak gerekiyordu. Ve yakalanan zayıf halkalar mutlaka çıkıyordu. Ayrıca o dönem çok küçük ve birbirine yakın olan ev sisteminde kaçak içki üreten evler pis kokularla hemen belli oluyordu. 

-Yasal içki üretme hakkı olan eczacılardan saf alkol temini. Bu yöntemde mafyayla çalışacak kadar kumar, kadın veya para bağımlısı eczacı ve doktorlar az olduğu ve bu kişilere dağıtılan alkol miktarının sıkı kontrol edilmesi nedeniyle pek verim alınamıyor, nadiren kullanılıyordu. Alınan saf alkol basit bir işlemin ardından sulandırılarak votkaya dönüştürülebiliyordu. 

Nakliye: Bu kısım genel zincirin en zor halkasıdır. Nakliyeden kasıt gemiyle kaçırılan veya kırsalda üretilen içkilerin büyük şehirlere sokulmasıdır. Her seferde taşınacak miktarın hem sefer maliyetlerini kurtaracak kadar yüksek olması hem de polisin göz yumacağı veya diğer mafya üyelerine karşı korunabilecek derecede az olması gerekirdi. Dengeyi tutturan ve sırf nakliye konusunda uzmanlaşmış çok özel üstatlar vardı. 

Genelde gece karanlığında ve kamyonlarla yapılan işlemde bir parti mal şehrin hemen dışındaki sanayi deposuna taşınır, daha sonraki günlerde peyderpey şehre dağıtılırdı. İçki yasağı döneminde Amerikan Polisinin ıssız bir yolda bir kaç ceset ve tamamı boşaltılmış sahipsiz kamyonlarla karşılaştığı çok olurdu. 

Bu işlemle ilgili en efsane hikaye uzatmamak adına detaylarını anlatmayacağım bir olaydır. 1920li yıllarda bir gece savaşta olan Masseria ve Maranzano ailelerinin iki farklı içki konvoyu New York kırsalında tesadüfen karşılaşmış, silahlar çekilmiş, polis gelene dek yoğun çatışmalar yaşanmıştır. Polis gelince iki rakip mafya ailesinin üyeleri kamyonları bırakarak farklı yönlere kaçmış, iki parti mal da emniyet güçlerinin eline geçmiştir. 

Dağıtım: Dağıtım diğer işlemlere göre daha kolaydır. Çünkü bölgeler ve lokasyonlar bellidir. Şehir içindeki polis güçleri daha yozdur ve zaten bağlanmıştır. Ama zincirin en kanlı halkasını da bu kısım oluşturmuştur. Çünkü Mafya aileleri arasında asıl büyük kavga şehir içinde hangi bölgeye kimin tek yetkili olarak dağıtım yapacağı hususunda çıkmıştır. Aileler dağıtım işlemi sırasında sınır tecavüzü olduğunda önce malı kabul eden restoran veya bar sahibini karşılıklı olarak dövmekle başlarlar. Zavallı mekan sahibi içkiyi kimden alacağını şaşırır. Burada kesin münhasır bölge kuralı uygulanır. Bir bölgenin bir sahibi vardır. İki aileden de eşit mal alma ihtimali yoktur. Sonraki aşamada aileler birbirilerinin dağıtıcı ve kuryelerini vurur. Son olarak işler savaşa dönüşünce taraflar topyekün yok etmek üzere karşılıklı saldırır. 

Satış (Speakeasy): Ve mutlu son. Dağıtım yapılan mekanlar nihai tüketiciye malı satarlar. Burada mekan sahipleri satışa karışılmaması için düz polislere rüşvet verebileceği gibi bir mafya ailesi ile anlaşıp, satıştan pay verip, o ailenin polis şefi veya senatör düzeyinde verdiği büyük rüşvetle de korunabilir. Bu tip mekanlara Speakeasy adı verilir. Terim, korumalı veya kamusal alanlardan uzak olduğu için rahat rahat bağırılarak konuşulabilen mekan anlamında kullanılmaktadır. İçki yasağının kalkmasıyla ortadan kaybolan bu güzide kültür merkezlerinden birkaçı nostaljik bar olarak hala açıktır. 

New York 21 Club. İçki yasağından bu yana açık olan bir Speakeasy.
Speakeasy'ler ve mekanlar fakir halka dağıtım yapan yerlerdir. Zenginlerin içkisi ise çok daha kaliteli olarak doğrudan evlerine veya halka kapalı özel klüplerine sevk edilir. Zaten buralara emniyet güçleri hiçbir dönemde karışmamıştır. Bazı tarihçilere göre içki yasağı maliyetlerin yükselmesi dışında zenginleri hiç etkilememiş tamamen çalışan sınıfı vurmuştur. 

Koruma: Sayılan işlemlerin tamamında hem Federallere karşı hem de diğer Mafya ailelerine karşı koruma gerekir. Koruma rüşvetle ve silahla yapılır. Rüşvet senatörden, düz polis memuruna kadar yatay ve dikey çok karmaşık ilişkiler ile verilebilir. Hatırlanacak olursa Godfather filminde Corleone Ailesinin en büyük gücü silahı veya parası değil seçimlerde destekleyerek edindiği Senatodan, Yargıdan, Emniyetten "kadim dostları"dır. Yalnızca faaliyetlere müdahale edilmemesi için değil rakip Mafya ailesinin işlerine darbe vurulması için de polise rüşvet verilebilir. Bunun dışında koruma usulleri ise 44'lükler, Colt 1911'ler, Shotgun'lar ve Thompson'lardır. 

Yasağın Kaldırılması

İçki yasağının kocakarıların ön gördüğü gibi şiddeti ve suçu azaltması şöyle dursun ABD tarihinin en kanlı, İtalyan Mafyasının en güçlü olduğu döneme sebep olduğu görülür. Mafya gemi iyice azıya alınca tek seferde 6 7 adam öldürmeye başlayınca, kamuoyunun çok fazla dikkatini çeker. (Sen içme Arap b.k'unu çıkarıyorsun) Aynı zamanda 1929 ekonomik buhranı patlamıştır. Hem şiddet olaylarını bitirmek hem de içkiyi tekrar legal alana çekerek istihdam yaratmak isteyen Başkan Adayı Franklin D. Roosvelt seçim kampanyasını içki yasağının kaldırılması üzerine kurmuş, 1932 seçimlerini de rahatça kazanmıştır. 1933 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile içki yasağı kademeli olarak kaldırılmıştır. 

"Ah Gözel İstanbul" Türksüz Bir İstanbul Portresi

“Ah Gözel İstanbul” İKSV 39. film festivali kapsamında gösterilen Zeynep Dadak imzalı ilgi çekici bir film. 17. asırda yaşamış Ermeni bilgin...